Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki İçkale’de yer alan Atatürk Müzesi binası, dünyada obsidiyen taşlarıyla inşa edilen tek yapı olma özelliği taşıyor. Alt katı bazalt taşından, üst katı ise volkanik cam olarak bilinen obsidiyen taşlarıyla yapılan bina, mimari açıdan eşsiz bir değere sahip.

Tarihi Yapının Özellikleri
1902’de Osmanlı döneminde bazalt taşından tek kat olarak inşa edilen bina, 1940’lı yıllarda obsidiyen taşlarıyla yapılan ikinci katıyla dünyada benzeri olmayan bir yapıya dönüştü. Obsidiyen taşları normalde taşıyıcı özelliği olmadığı için mimaride kullanılmazken, burada harçla birlikte estetik amaçla kullanıldı.

Atatürk’ün Diyarbakır’daki Karargahı
1916’da Silvan’a, 1917’de ise 2’nci Ordu Müfettişi olarak Diyarbakır’a gelen Mustafa Kemal Atatürk, bu binayı karargah olarak kullandı. Ruslarla yürütülen savaş sürecinde burada görev yapan Atatürk, 1937’de demiryolu açılışı için tekrar Diyarbakır’a geldiğinde yine bu binada kaldı.

Müze Müdürü’nden Önemli Açıklamalar
Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, binanın özelliklerini şu sözlerle anlattı: “Atatürk Müzesi, 1902 yılında Osmanlı döneminde inşa edilmiş, 1940 yıllarında ise 2’nci katı yapılarak kullanılıyor. 1973 yılından bu yana da Atatürk Müzesi olarak hizmet veriyor.”

Gizligöl, obsidiyen taşlarının özelliklerine dikkat çekerek şunları söyledi: “Obsidiyen taşlarıyla yapılmış dünyadaki tek binadır. Çünkü obsidiyen taşının taşıyıcı özelliği yok. Binalarda kullanılmadığını biliyoruz. Sadece kesici ve delici alettir. En yakın obsidiyen yataklarının Bingöl Solhan’da olduğunu biliyoruz.”

Müzede Sergilenen Eserler
Müzede Atatürk’ün Diyarbakır’da geçirdiği dönemle ilgili görseller, videolar, balmumu heykel ve savaş yıllarına ait malzemeler sergileniyor. Atatürk’ün kullandığı oda dönemine uygun şekilde düzenlenmiş durumda.

Eşsiz Görsel Özellikler
Güneşin doğuşu ve batışında parlaklığıyla dikkat çeken obsidiyen taşları, binaya farklı bir görünüm kazandırıyor. Gizligöl, “Güneş doğduğunda direkt obsidiyen taşının parlaklığından ötürü binada ciddi anlamda bir parlaklık görünüyor. Uzaktan da binayı görmek mümkündür” dedi.



Diyarbakır Müzesi, 1934 yılında kurularak Türkiye’nin en köklü müzelerinden biri olma özelliği taşıyor. Müze müdürlüğüne bağlı 5 farklı müze bulunuyor.
