İslam İşbirliği Teşkilatı Sağlık Bakanları Ürdün’de Buluştu
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 8’inci Sağlık Bakanları Konferansı, Ürdün’ün ev sahipliğinde ‘Sağlık Bizim Ortak Sorumluluğumuzdur’ temasıyla gerçekleştirildi.

Üye Ülkeler Sağlıkta Dayanışma İçin Bir Araya Geldi
Ürdün’ün ev sahipliğinde 7-9 Ekim tarihleri arasında düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 8’inci Sağlık Bakanları Konferansı, İİT üyesi ülkelerin sağlık bakanları ve üst düzey temsilcilerini bir araya getirdi. Bu yıl ‘Sağlık Bizim Ortak Sorumluluğumuzdur’ temasıyla toplanan konferansta, İslam dünyasında sağlık alanındaki dayanışmanın güçlendirilmesi, ortak sorunlara sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi ve iş birliği mekanizmalarının daha etkin hale getirilmesi hedeflendi.
Türkiye’nin Lider Ülke Konumu Vurgulandı
Türkiye’nin, İİT’nin öncü üyelerinden biri olarak teşkilatın çalışmalarına yön veren ülkeler arasında yer aldığı, halihazırda yürüttüğü İİT Dönem Başkanlığı kapsamında sağlık dahil birçok alanda dayanışmayı güçlendirmeye ve insan odaklı politikaları desteklemeye yönelik çabalarını sürdürdüğü belirtildi.

İİT’nin sağlık alanındaki ana belgesi olan İİT Sağlık Stratejik Eylem Programı (İİT-SHPA) kapsamında ‘Sağlık Sistemlerinin Güçlendirilmesi’ tematik alanında Türkiye’nin lider ülke konumunda olduğu bildirildi. Bu doğrultuda Türkiye’nin sağlık altyapısının güçlendirilmesi, insan kaynağının geliştirilmesi, hizmetlere erişimin artırılması ve acil durumlara hazırlıklı sistemlerin kurulması gibi başlıklarda önemli çalışmalar yürüttüğü aktarıldı. Türkiye’nin son yıllarda sağlık alanında kaydettiği ilerlemenin ise birçok İİT üyesi ülke için model teşkil ettiği kaydedildi.
Gazze ve İslam Coğrafyasındaki Sağlık Krizi Masaya Yatırıldı
Konferansta, İslam dünyasında sağlık sistemlerinin karşılaştığı zorluklar, afet ve savaş koşullarında sağlık hizmetlerine erişim, pandemilere hazırlık ve halk sağlığının korunması konularının ele alındığı bildirildi. Ayrıca, Gazze’de yaşanan insani kriz başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki savaş ve afetlerin halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekilerek, bu konuda ortak dayanışma çağrısı yapıldığı belirtildi.
Türkiye’nin Güçlü Temsiliyeti
Türkiye’yi, Sağlık Bakanlığı adına AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Aziz Alper Biten başkanlığındaki heyet temsil etti. Biten, konferanstaki konuşmasında sağlık sistemlerinin güçlendirilmesinin yalnızca bir kalkınma hedefi değil, aynı zamanda insani bir sorumluluk olduğunu vurguladı. Hiçbir ülkenin sağlık güvenliğinin diğerinden bağımsız düşünülemeyeceğini ifade eden Biten, “sağlığın evrensel bir insan hakkı olduğunu ve bu hakkın herkes için eşit biçimde sağlanması gerektiğini” söyledi.
Üreten Sağlık Sistemi Modeli
Biten, sağlık sistemlerinin sadece hizmet sunumuyla sınırlı kalmaması gerektiğine de değinerek, bu sistemlerin üretim, inovasyon ve teknoloji geliştirme süreçlerinde aktif rol oynamasının önemine işaret etti. Türkiye’nin bu anlayış doğrultusunda ‘Üreten Sağlık Sistemi’ adlı programı hayata geçirdiğini belirten Biten, programın sağlık hizmeti sürecinde ortaya çıkan yenilikçi fikirleri destekleyerek ürün ve çözümlere dönüştürmeyi amaçladığını dile getirdi.
Teknoloji Paylaşımı ve İş Birliği Vurgusu
İslam ülkelerinin de teknolojiye erişim ve tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi konusunda benzer sorunlar yaşadığına dikkati çeken Biten, bu nedenle ülkeler arasında etkin iş birliği modellerinin geliştirilmesinin önemini vurguladı. Türkiye’nin bilgi, deneyim ve teknoloji paylaşımına açık olduğunu belirten Biten, ülkesinin bu ortak çabalara katkı sağlamaya hazır olduğunu kaydetti.
Filistin Halkının Yanında Olma Taahhüdü
Konuşmasının sonunda Gazze’de yaşanan insanlık dramına değinen Biten, “Türkiye’nin her koşulda Filistin halkının yanında olmaya ve İslam dünyasının ortak vicdanını temsil etmeye devam edeceğini” ifade etti.
Amman Deklarasyonu Kabul Edildi
Toplantı sonunda, tüm üye ülke heyetlerinin imzasıyla ‘Amman Deklarasyonu’ kabul edildi. Deklarasyonun, İslam dünyasında sağlık alanında iş birliğini ve dayanışmayı güçlendirmeye, ortak sağlık politikaları geliştirmeye ve kapsayıcı kalkınma hedeflerine ulaşmaya yönelik güçlü bir siyasi taahhüt içerdiği bildirildi.
