Nöbetçi Eczaneler
İzmir’de yaşanan şiddetli kuraklık, kentin en önemli su kaynaklarından biri olan Tahtalı Barajı’nı tükenme noktasına getirdi. Barajdaki su seviyesi yüzde 1’in altına düşerken, uzmanlar İzmir’in içme suyu ihtiyacının büyük bölümünün artık Manisa’dan karşılanmasının, komşu ilin su kaynaklarını da tehdit ettiği uyarısında bulunuyor.
Tahtalı Barajı’nda Alarm Seviyesi
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, yaptığı açıklamada korkutan tabloyu gözler önüne serdi. Yaşar, “Tahtalı Barajı’nda yüzde 0,97’yi gördük. Aktif hacmi 300 milyon metreküp olan barajda 2 milyon 800 bin metreküp su kaldı. İzmir’in içme suyunun karşılandığı barajdan artık ihtiyacın yüzde 5’ini alabiliyorlar” dedi.
“Sadece İzmir Kurumuyor, Manisa’nın Kaynakları da Kurutuluyor”
Prof. Dr. Yaşar’ın dikkat çektiği en önemli nokta, İzmir’in su ihtiyacını karşılamak için Manisa’nın kaynaklarına yönelmesi oldu. Yaşar, “İzmir’in içme suyu ihtiyacının yüzde 60’ının Manisa’dan karşılandığını belirterek, ‘Sadece İzmir kurumuyor, Manisa’nın su kaynaklarını da kurutuyor’ ifadelerini kullandı.
Manisa’nın yer altı kaynaklarından günlük yaklaşık 230 bin metreküp, Gördes Barajı’nın ölü hacminden de yaklaşık 130 bin metreküp su alındığına dikkat çeken Yaşar, bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguladı.
“Ölü Hacimden Su Çekmek Büyük Bir Yanlış”
Prof. Dr. Doğan Yaşar, Gördes Barajı’nın ölü hacminden su çekilmesi uygulamasını da şiddetle eleştirdi. Gördes Barajı’nın ölü hacminin 15 milyon metreküp, Tahtalı Barajı’nın ise 20 milyon metreküp olduğunu hatırlatan Yaşar, “Barajların ölü hacminden su çekilmesi büyük bir yanlış. Ölü hacimden su çekilmemeli, barajın pisliği orada birikiyor. Öte yandan ölü hacimdeki su, yer altı sularını besliyor. Ölü hacmi boşaltırsanız, yeraltı da çökmeye başlar” dedi.
Yer Altı Suları da Tehlikede
Yaşar, ölü hacimden su çekilmesinin bir zincirleme etki yaratarak yer altı sularını da kuruttuğunu belirtti. “Ölü hacimden su çekilince yer altı suları da kuruyor” diyen Yaşar, yer altı kaynaklarının rezerv olarak saklanması gerektiğini, bunun için kente günde en fazla 5 saat su verilmesi önerisinde bulundu.
Yaşar, “Şu an 300 metrenin üzerinde kuyu yok. Yer altından bin 500 metreden de su alınır ancak bu sefer ağır metal de çekilir. Ayrıca çekilen suyun temizlenip, verilmesi su faturalarını da katlar” uyarısını yaptı.
“Baraj, Yağmur Suyuyla Dolmaz”
Prof. Dr. Yaşar, kamuoyundaki yaygın bir yanılgıya da değinerek, “Sanıyorlar ki yağmur yağınca baraj dolacak. Geçen sene Tahtalı Barajı’nda aralıktan nisan ayına kadar yüzde 5’lik artış oldu. Baraj kova değil, yağmur suyuyla dolmaz” ifadelerini kullandı.
2026 yılı Nisan ayında Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin yüzde 15 olmasının bile büyük bir başarı sayılacağını belirten Yaşar, asıl sorunun su yönetiminde olduğunu söyledi: “Baraj dolduktan sonra da suyu bilinçli kullansak, hiçbir sorunumuz olmaz. Türkiye’de su yönetimi sorunu var. Yağmurdan mucize beklememek gerekiyor.”
İzmir’deki su krizi, yalnızca yerel bir sorun olmaktan çıkarak, bölgesel kaynakların sürdürülebilir yönetimine dair acil önlemler alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.