ABD, Suriye’de Irak ve Şam İslam Devleti (DEAŞ) örgütüne yönelik yeni bir askeri operasyon başlattı. Harekâtın, örgütün bölgedeki kalıntılarını hedef aldığı bildirildi.
Operasyonun Kapsamı ve Hedefleri
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından yapılan açıklamada, Suriye’nin doğusunda DEAŞ unsurlarını hedef alan hava ve yer operasyonlarının başlatıldığı doğrulandı. Operasyonun, örgütün yeniden yapılanma ve saldırı kapasitesini kırmayı amaçladığı belirtildi. Bölgedeki ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin de operasyona destek verdiği ifade edildi.
Türkiye’nin Bölgesel Güvenlik Politikalarına Etkisi
ABD’nin Suriye’deki bu yeni askeri hamlesi, bölgedeki güç dengelerini ve Türkiye’nin güney sınırındaki güvenlik durumunu doğrudan etkileyecek bir gelişme olarak öne çıkıyor. Türkiye, uzun süredir Suriye’nin kuzeyinde terör örgütleri PKK/YPG ve DEAŞ’a karşı kendi güvenlik operasyonlarını yürütüyor. ABD’nin DEAŞ’a yönelik bu harekâtının, Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerindeki varlığı ve operasyonlarıyla koordinasyonu merak konusu oldu.
Dışişleri Bakanlığı’ndan Olası Açıklama Beklentisi
Konuyla ilgili olarak Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan resmi bir açıklama bekleniyor. Türkiye, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ederken, bölgedeki istikrarın sağlanması ve terörle mücadele konusundaki kararlı tutumunu sürdürüyor. ABD’nin bu hamlesinin, iki NATO müttefiki arasındaki Suriye politikalarındaki koordinasyona ve mevcut iş birliği mekanizmalarına nasıl yansıyacağı önemle izleniyor.
Bölgesel ve Uluslararası Tepkiler
Operasyonun başlamasının ardından bölgedeki diğer aktörlerden henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak, Suriye rejimi ve İran’ın bu tür bir ABD askeri varlığı artışına tepki göstermesi bekleniyor. Rusya’nın da bölgedeki askeri varlığı göz önüne alındığında, gelişmelerin daha geniş bir uluslararası diplomasi sürecini tetikleyebileceği değerlendiriliyor.
ABD’nin bu hamlesi, DEAŞ’ın bölgedeki kalıntı tehdidinin devam ettiğini gösterirken, Suriye’nin doğusundaki karmaşık güç dengelerinde yeni bir hareketlilik başlatmış oldu. Türkiye açısından ise, sınır ötesi güvenliğini doğrudan ilgilendiren bu gelişme, dış politika ve güvenlik ajandasının üst sıralarına oturdu.
