Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği tarihi ev, kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katıldığı görkemli bir törenle yeniden ziyarete açıldı.
Tarihi Mirasın Yeniden Doğuşu
Selanik’te bulunan ve Türk tarihinin en önemli sembollerinden biri olan Atatürk Evi, uzun süren restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından düzenlenen törenle hizmete girdi. Törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy başta olmak üzere çok sayıda üst düzey yetkili ve davetli katıldı.

Bakan Ersoy’un Tarihi Açıklamaları
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, törende yaptığı konuşmada, “Atatürk’ün doğduğu bu ev, sadece bir bina değil, Türk milletinin hafızasında önemli bir yere sahip tarihi bir mirastır” dedi.
Bakan Ersoy, restorasyon çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü belirterek, “Bu evin orijinal dokusuna sadık kalınarak restore edilmesi için uzman ekiplerimiz büyük bir özveriyle çalıştı. Amacımız, bu tarihi mekanı gelecek nesillere en doğru şekilde aktarmaktır” ifadelerini kullandı.

Restorasyon Süreci ve Detaylar
Restorasyon çalışmaları kapsamında binanın taşıyıcı sistemleri güçlendirilirken, tarihi dokusuna uygun malzemeler kullanıldı. Evin iç dekorasyonunda Atatürk’ün çocukluk dönemine ait eşyaların replikaları ve dönemin yaşam tarzını yansıtan objeler yer aldı.

Türk-Yunan İlişkilerine Katkı
Bakan Ersoy, Atatürk Evi’nin restore edilmesinin Türkiye ile Yunanistan arasındaki kültürel bağları güçlendireceğini vurgulayarak, “Bu tarihi mekan, iki ülke arasındaki ortak kültürel mirasın önemli bir parçasıdır. Restorasyon çalışmalarımız sırasında Yunan yetkililerle iş birliği içinde çalıştık” dedi.

Ziyaretçilere Açılış
Restorasyonu tamamlanan Atatürk Evi, artık yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıldı. Müze ev, haftanın belirli günlerinde ziyaretçi kabul edecek ve rehberli turlar düzenlenecek.

Tarihi evin açılış töreni, Türk ve Yunan yetkililerin katılımıyla dostluk ve iş birliği mesajları eşliğinde sona erdi. Bu önemli kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Türk tarihi açısından büyük önem taşıyor.

