DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Doğan, komisyonun ortak bir rapor hazırlamasının aciliyetini vurgulayarak, barış sürecine dair net taleplerini sıraladı.

Komisyon Kritik Bir Sorumlulukla Karşı Karşıya
Parti genel merkezinde düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın toplantısı düzenleyen Doğan, siyasi partilerin komisyona raporlarını sunduğunu hatırlattı. Doğan, “Komisyon tek başına Kürt meselesini ve dolayısıyla Türkiye’nin demokrasi sorununu çözemez; ancak demokratik çözüm yolunu açabilir. Bunun için ortak bir teklif çıkarabilir ve bu toplumsal uzlaşıyı TBMM’de barış mesaisine dönüştürebilir” dedi.
“Çatışmasızlık Kalıcı Hale Gelmeli, Silahlar Devre Dışı Kalmalı”
Doğan, komisyon çalışmalarının hızla ilerlemesi ve rasyonel hareket etmesi gerektiğini belirterek, bu rasyonelliğin somut adımlarını şöyle açıkladı: “Çatışmasızlık kalıcı hale gelmeli, silahlar tümden devre dışı kalmalı. Bunun için yasal düzenlemeler oluşturulmalı ve burada eşitlik ilkesi uygulanmalı. Hiçbir ayrım yapılmadan silahını bırakan herkes eşit bir biçimde bu kanuni düzenlemenin kapsamı içerisine girmeli ve teklif de böyle oluşturulmalı” ifadelerini kullandı.
“Kırmızı Çizgiler Yerine ‘Olurlar’ ile Masaya Gidilmeli”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız’ın komisyonla ilgili açıklamalarına da değinen Doğan, DEM Parti’nin yaklaşımını netleştirdi: “Kırmızı çizgilerle masaya gitmek yerine ‘olurlar’ ile gitmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu konudaki tavrımız da son derece açık bizim; hiçbir gizli saklı tarafı da yok” dedi.
Doğan, partilerinin sunduğu raporun “ayrılıkçı” olarak nitelendirilmeye çalışıldığını, oysa kendilerinin “ortak yaşamın nasıl mümkün olabileceği sorularına en gerçekçi yanıtı veren siyasi parti” olduğunu savundu. Çözümün “eşitlik, adalet, özgürlük” ile mümkün olabileceğini vurguladı.
“Silahlarını Yakmış Bir Siyasal İradeden Bahsediyoruz”
Ayşegül Doğan, mevcut durumu değerlendirerek şunları söyledi: “Şimdi silah bırakmış bir örgütten bahsediyoruz, hatta silahlarını yakmış bir örgütten, siyasal iradeden bahsediyoruz. Ortada apaçık bir 27 Şubat çağrısı var, bir stratejik karar var. Tüm bunlara verilmesi gereken yanıt stratejik, demokratik bir dönüşümle olmalı, alışılagelmiş kalıplarla, kırmızı çizgilerle ya da ayrıştırıcı, parçalayıcı bir şekilde değil, bir bütün olarak ele almak gerekiyor.”
Doğan, silahları imha eden grubun lideri Bese Hozat’ın “Türkiye’de demokratik siyaset yapmak istediklerini” açıkladığını hatırlatarak, esas soruyu şöyle ortaya koydu: “Türkiye’ye silah bırakanlar, stratejik karar verenler, feshedilmiş bir örgütün mensupları nasıl dönecekler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bahsediyoruz, gerçek bu. Bu gerçeğe çare üretmek de siyasetin işi” diyerek sözlerini tamamladı.
