DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada barış sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Hatimoğulları, komisyon çalışmalarının somut adımlara yoğunlaşması gerektiğini vurgulayarak, “Komisyonun önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması, tekil, özgül, bütüncül geçiş yasalarının çerçevelerinin bir an önce çizilmesi, 2026 yılı bütçesi Genel Kurul’a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması hem güven artıracaktır hem de sürecin başarıya ulaşması için ön açıcı olacaktır” dedi.
Barışın Toplumsallaşması Vurgusu
Hatimoğulları, barış sürecinin toplumsal tabana yayılmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Toplumsallaşmayan barış sonuç alamaz, barışın toplumsallaşmasının yolu ise başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun bir bütün olarak barışın mimarı haline gelmesiyle mümkün. Burada iktidar ve muhalefet olarak herkese çok büyük sorumluluklar düşmektedir.”
Kürtçe Paylaşımın Anlamı
DEM Parti lideri, TBMM’nin resmi sosyal medya hesaplarından Kürtçe paylaşım yapılmasını değerlendirerek, “Sayın Numan Kurtulmuş, beraberindeki heyetle birlikte Diyarbakır’a ziyaret gerçekleştirdi. Meclis’in resmi hesabından diğer diller gibi Kürtçe paylaşım yapıldı. Elbette önemlidir ve anlamlıdır. Şimdi soruyoruz? Meclis resmi hesabı Kürtçe paylaşım yapınca Kürtçeye veya başka bir dile helal mi geldi? Ülke bölündü mü; hayır” ifadelerini kullandı.
Tezkerelere Karşı Çağrı
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen Irak ve Suriye tezkereleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Hatimoğulları, şu uyarılarda bulundu: “Parlamento; Suriye, Irak tezkeresini gündemine almamalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğü gerçekten önemseniyorsa, bırakın Suriye’nin içindeki dinamikler, müzakerelerini silahın gölgesinden ve tehditlerden uzak bir şekilde yapsın.”
Hatimoğulları sözlerini şöyle tamamladı: “Bugüne kadar sayısız tezkerede maddi ve manevi insani kayıplar göze alınarak girildi, sonuç ise çözümsüzlüğün derinleşmesi oldu. Türkiye’nin dış siyasetini belirleyen akıl, Irak ve genel olarak bölge ve Suriye’deki gelişmeleri hala yanlış değerlendiriyor. Tezkerelerle, tankla, topla yol alınabilecek bir durumun olmadığının idrak edilmesi lazım. Türkiye’nin yeni siyasi dönemde Suriye ve bölge stratejisi; barış, diyalog ve demokrasi kavramlarıyla yeniden şekillenmelidir.”