Van’da 10 sivil toplum kuruluşu, kaybolduktan 18 gün sonra sahilde cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş ile ilgili çarpıcı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, otopsi sürecine ilişkin ciddi iddialar ve DNA bulgularına dair sorular gündeme getirildi.
STK’ların Sert Soruları
Vatanseverler Gençler Derneği Genel Başkanı Veysel Taşdemir, grup adına yaptığı açıklamada şu çarpıcı soruları yöneltti: “Rojin’in otopsisi sırasında yetkisi olmayan kişiler orada mıydı? Rojin’in babasının iddia ettiği gibi, Rektör otopsi odasına girdi mi? Eğer girdiyse, nedeni nedir? Rojin’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulunduğu iddia edildi. Bu doğru mudur? Doğruysa, bu DNA kimlere aittir?”
Olayın Kronolojisi
Van’da geçen yıl 27 Eylül’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolan ve cansız bedeni 15 Ekim’de Mollakasım Mahallesi sahilinde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin soruşturma devam ederken, STK’ların bu açıklaması davanın seyrini etkileyecek nitelikte.
“Sessiz Kalmak Suç Ortaklığıdır”
Veysel Taşdemir, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Rojin’in hikayesi yalnızca bir ailenin değil, hepimizin vicdanının meselesidir. Biz buradayız, çünkü sessiz kalmak suç ortaklığıdır. Çünkü bir genç kızın hayatı karanlıkta bırakılmamalıdır. Soruşturma sürecinde birçok bilgi ortaya çıktı. Ancak hala aydınlatılmayan, karanlıkta bırakılan sorular var.”
Üç Temel Soru
STK’lar açıklamalarında üç temel soruya odaklandı:
1. Otopsi sırasında yetkisi olmayan kişilerin bulunup bulunmadığı ve rektörün otopsi odasına girip girmediği
2. Rojin’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulunduğu iddiasının doğruluğu ve bu DNA’ların kime ait olduğu
3. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin bu olayda ihmali olan kişiler hakkında işlem yapıp yapmadığı
Babanın Mücadelesi ve Toplumsal Sorumluluk
Taşdemir, Rojin’in babasının mücadelesine dikkat çekerek, “Bir baba, evladının kaderini bilmeden nasıl huzur bulabilir? Biz, o babanın acısına ortak olmak, sesine ses katmak için buradayız. Çünkü hiçbir anne, hiçbir baba, evladının akıbetini karanlıkta öğrenmemelidir” ifadelerini kullandı.
“Adalet Gecikirse, Toplumun Kalbi Kanar”
Açıklamanın son bölümünde ise şu vurgu yapıldı: “Biz, bu ülkenin vicdanına, adaletine, onurlu savcı ve hâkimlerine inanıyoruz. Bu dava, tüm yönleriyle, tüm delilleriyle, hiçbir şüpheye yer bırakmadan aydınlatılmalıdır. Rojin Kabaiş davası sadece bir yargı meselesi değildir. Bu dava, hepimizin toplumsal sorumluluğudur. Biz, Rojin için adalet istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki adalet gecikirse, toplumun kalbi kanar.”
