Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin çevre koruma harcama istatistiklerini kamuoyu ile paylaştı. Açıklanan verilere göre, ülkemizde çevre koruma harcamalarında rekor bir artış yaşandı.
2024 yılında çevre koruma harcamaları, bir önceki yıla göre yüzde 108,3 artarak toplam 441 milyar TL seviyesine ulaştı. Bu önemli artış, çevre ve iklim değişikliği konularına verilen önemin somut bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Harcamaların Sektörel Dağılımı
TÜİK verileri, çevre koruma harcamalarının kaynaklarına ilişkin de dikkat çekici bir tablo ortaya koydu. Harcamaların yüzde 60,9’u mali ve mali olmayan şirketler, yüzde 31,2’si genel devlet ve hanehalkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar ve yüzde 7,9’u ise hanehalkları tarafından gerçekleştirildi.
Hangi Alanlara Yatırım Yapıldı?
Çevre koruma harcamalarının dağılımı, ülkenin bu alandaki önceliklerini gözler önüne serdi. Harcamaların büyük bölümü, yüzde 58,8 ile atık yönetimi hizmetlerine ayrıldı. Bunu sırasıyla;
- Yüzde 16,5 ile atık su yönetimi hizmetleri,
- Yüzde 9,4 ile biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunması,
- Yüzde 7,4 ile toprak, yeraltı ve yüzey sularının korunması ve kalitesinin iyileştirilmesi,
- Yüzde 1,7 ile dış ortam havasını ve iklimi koruma,
- Yüzde 6 ile diğer çevre koruma konuları takip etti.
Yatırım Harcamalarında Patlama
Çevre koruma yatırım harcamalarında da benzer bir artış eğilimi gözlemlendi. Bir önceki yıla göre yüzde 114,2 artış gösteren yatırım harcamaları, toplam 82 milyar TL olarak kayıtlara geçti. Bu harcamaların yüzde 80’ini mali ve mali olmayan şirketler, kalan yüzde 20’sini ise genel devlet ve kar amacı olmayan kuruluşlar üstlendi.
GSYH İçindeki Payı Arttı
Çevre koruma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payı da yükselişe geçti. Söz konusu oran, 2023 yılında yüzde 0,78 iken, 2024 yılında yüzde 0,99’a yükseldi. Bu artış, ekonominin genel büyüklüğüne kıyasla çevreye yapılan yatırımların önem kazandığını gösteriyor.
TÜİK’in açıkladığı bu veriler, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma alanlarındaki çabalarının finansal boyutunu ortaya koyarken, özellikle atık ve su yönetimi konularının öncelikli alanlar olduğunu bir kez daha teyit etmiş oldu.
