ABD Başkanı Donald Trump, ülke tarihinin en büyük savunma harcamalarından birini onaylayarak 901 milyar dolarlık 2026 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nı (NDAA) imzaladı. Beyaz Saray’da basına kapalı gerçekleştirilen törenle yasalaşan bütçe, aynı zamanda Suriye’ye yönelik yaptırımların da kaldırılmasını içeriyor.
Tarihi Savunma Bütçesi Onaylandı
Trump’ın imzasıyla yürürlüğe giren yasa, ABD savunma harcamalarında yeni bir dönemi başlatıyor. 901 milyar dolarlık dev bütçe, askeri teknoloji yatırımlarından personel maaşlarına kadar geniş bir alanı kapsıyor. Savunma Bakanlığı’nın gelecek yılki operasyon ve yatırımlarının temelini oluşturan yasanın, ABD’nin küresel askeri varlığını güçlendirmesi bekleniyor.
Sezar Yasası İptal Edildi: Suriye Yaptırımları Kalktı
Yasanın en dikkat çekici maddelerinden biri, Suriye yaptırımlarının temelini oluşturan Sezar Yasası’nın iptal edilmesi oldu. Trump’ın imzasıyla birlikte, Suriye’ye 2019’dan beri uygulanan ekonomik yaptırımlar resmen yürürlükten kalkmış oldu. Bu karar, bölgedeki diplomatik dengeleri ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu Suriye politikasını doğrudan etkileyecek önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Sezar Yasası’nın kaldırılması, Suriye’yle ekonomik ilişkileri olan ülkeler ve bölgedeki ticari aktörler için yeni fırsatlar yaratabilir. Ancak, bu hamlenin uluslararası toplumda ve ABD Kongresi’nde nasıl karşılanacağı merak konusu.
Bölgesel ve Küresel Etkiler
ABD’nin bu iki önemli kararı – devasa savunma bütçesi ve Suriye yaptırımlarının kaldırılması – Türkiye’nin de yakından takip ettiği bölgesel güvenlik dinamiklerini yeniden şekillendirebilir. Türkiye, hem Suriye’nin kuzeyindeki operasyonları hem de ABD ile olan savunma iş birliği bağlamında bu gelişmeleri stratejik olarak değerlendirecek.
Savunma bütçesinin onaylanması, ABD’nin askeri endüstrisine ve NATO müttefiklerine yönelik taahhütlerini de güçlendiriyor. Türkiye’nin de dahil olduğu F-35 programı gibi ortak projelerin geleceği, bu bütçe çerçevesinde şekillenecek.
Sonuç olarak, Trump’ın imzasıyla yürürlüğe giren bu yasa paketi, sadece ABD’nin değil, Türkiye’nin de jeopolitik çıkarlarını ilgilendiren önemli bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti.
